Anasayfa / Evlilik / EVLİLİK HAKKINDA EFSANELER


  
EVLİLİK HAKKINDA EFSANELER

Shakespeare’in “Kuru gürültü” adlı oyununun (*) Benedict karakteri başlangıçta aşkı ve âşıkları, evliliği ve evlenenleri küçük görür,  bunlarla alay eder. Evliliğe dair oldukça olumsuz inançları vardır. Evliliği şöyle tanımlar:

“… cilveleşme, evlilik ve pişmanlık İskoç dansına benzer. Bir adım ileri beş adım geri. Cilveleşme bölümü kıvrak, sıcak ve tempoludur. Düğün ağır aksak, aheste beste, usule uygun. Üçüncü bölümde sen pişman, o pişman, sallan yuvarlan, beller bükülmüş, bacaklar titrek, mezarı boylayıncaya dek.”

Sonra Benedict aşka düşer ve kendini alay ettiği kişilerin karşısında korumak için şöyle der:

“… Bekâr öleceğimi söylediğimde evleninceye kadar yaşamayı beklemiyordum ki.”

Benedict’inki kadar olumsuz olmasa da evlenmeden önce, hatta daha çocukluk yıllarında evlilik ve kadın-erkek ilişkilerine dair bazı değerlendirmeler, yargılar, beklentiler oluştururuz.

Her birimiz bir kadın ve erkeğin ilişkisinden doğarız, onların ilişkisi içinde büyürüz. Önce onların ilişkilerine bakar ve “Benim evliliğim anne babamın evliliği gibi olmalı” ya da “kesinlikle öyle olmamalı” gibi beklentilerle başlarız değerlendirmelerimize.

Ergenlikle birlikte karşı cinsle, cinselliğin oldukça görünür halde hissedildiği, ilişkileri hayal etmeye ya da yaşamaya başlarız. Etrafımızdaki ilişkileri daha yakından değerlendiririz. Buradan da başka sonuçlara varır; başka beklentiler oluştururuz.

Bu beklentilerin bazıları “karşı cinsle yakın ilişki” ya da “evlilik” arzularımızı canlı tutar. Bazıları bunlardan korkmamıza ve tamamen uzaklaşmamıza yol açabilir.

Bazıları evliliğimizde mutlu olabilmemiz için beklentilerimize uygun insanları seçmemize yardımcı olur.

Diğer bazı yargı ve inançlarımız yanlış veya gerçekdışı beklentileri içerdiğinden ilişkilerimizi çıkmaza sürükler.

Bu bölümde toplumsal olarak doğru olduğu düşünülen, bizlerin de ama sözlü, ama bilinçdışında kabul ettiğimiz, evlilik ile ilgili bazı EFSANELER’e yer verilmiştir.

Evlilikleri çıkmaza sürükleyenler de bazen bu efsaneler olur. İnanırız. Gerçekleşmesini ya da gerçekleşmemesini isteriz. Gerçekleşmediğinde hayal kırıklığı yaşarız. Bunların bazılarının gerçekleşmemesini ya da varlığını evliliğimizin ve eşimizle ilişkimizin sevgisizliğine bağlarız. Hatta bunların bazılarının varlığı ya da yokluğu boşanma kararı almamıza yol açar.

Halbuki, adı üstünde bu efsanelerin çoğu ya tamamen ya da kısmen “gerçekdışı”dır. Çoğunluğunun evlilik ilişkisinde yeniden söze dökülmesi, düşünülmesi ve gerçek bir ilişki içinde dönüştürülmesi gerekir… Çünkü; kadın ve erkeğin önce evlilikten ve eşlerinden beklediklerini derinlemesine düşünmeleri, sonra da eşlerinin beklentilerini öğrenerek ortak noktada buluşabilmeleri evlilikliklerini koruyan ve keyifle yaşanmasına yardımcı olan bir yaklaşım olacaktır...  

SEÇİL ÖZBEKLİKUzman Psikolojik Danışman      

(*) Shakespeare, W. Kuru Gürültü. Çev: Sevgi Sanlı. İst: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.